13 Ocak 2009 Salı

Miroğlu Kanunları

Sevgili okuyucum nasılsınız, iyi misiniz? Beni soracak olursanız, son bir kaç gündür kafam fena bozuk. Neyse konu bu değil. Ben liseye giderken, Kurtlar Vadisi'nin habercisi olan Deli Yürek isimli dizi memlekette ortalığı kasıp kavuruyordu. Hatırlayanlarınız mutlaka olacaktır. Hatta hatırlamayanlarınıza şaşıracaktır bunlar. İşte Kenan İmirzalıoğlu'nu bir anda zirveye taşıyan bu dizinin baş karakteri Yusuf Miroğlu bir bölümde Miroğlu Kanunları şeklinde yanındakilere uyacakları temel kurallar koymuştu. Haydaaaa rinaa rinn nari narinaaaa. ("Başkadır Başka" şarkısı fena halde güzeldir orası ayrı.) Efenim şu sıra koydugum artistik profil fotoğrafımı da çekerken, msn veya profil resmine dair miroğlu kanunları uygulandı.

Şimdi aziz okuyucum, gecen gün elime fotograf makinamı almış oturup kurcalamaktayken, "ulan benim de artistik fotoğrafım olsun, proflime koymalık" dedim. Tabi "Bir profil fotoğrafı nasıl olmalı" sorusu da hemen peşinden kendini gösterdi. Facebook olsun, msn olsun, blogger olsun o anki profil sayfalarını veya görüntü resimlerini dolaştık arkadaşım ile. Ağırlıklı olan trende uygun, profil veya msn fotoğrafı için miroğlu yasalarını ortaya koyduk. Bir çok genç kızımız, cıvıl cıvıl oğlanlarımız webcam ile çektikleri fotoğrafı koymak zorunda kalıyorlar görüntü resimlerine. hayatınızın en güzel yıllarını ziya etmeyin evladım. Benim de şimdi profilime koyduğum fotoğrafı çekmeye çalışırken uzun zamandır eğlenmediğim kadar eğlendik. Poz verme veya fotojenik olma konusunda doğal bir öküz olduğumdan elbette. Neyse efenim;

Profil veya msn fotoğrafı oluşturma Yusuf Miroğlu Kanunları;

1-) Bir kere en olmazsa olmaz profilden alınan fotoğraftır. İnceleme aşamasında gördüğüm neredeyse her profil fotoğrafında yan çekim söz konusu. Burada önemli nokta sadece yandan çekim değil, mutlaka başka bir şeyle ilgili olma gerekliliğidir. Yurdumun gençlerinin profil fotoğraflarına değer katan şey budur. Efenim ister gözler başka yere baksın, ister bir kitabınız olsun, başka bir edavatınız olsun sanki fotoğraf ile ilgilenmiyormuş da o zımbırtı ile ilgileniyormuş gibi yapabilendir iyi profil fotoğrafı olan genç.

2-)Yüzün bir kısmının görünmemesi: Efenim ilk maddeyi uyguladınız fakat kadraja yüzünüzün tamamı giriyorsa ı ıh maalesef yine olmamış. Yurdum erkekleri yüzü tamamı görünen hatunlara anlık soğukluk duyarken, hatunlarımız ise "kıro maganda" gibi sıfatlar yapıştırarak erkeklerimizi yaftalamaktadırlar. Bu yüzden yüzün bir kısmı saklanacak. Bu saklama ister kadraja sığmama şeklinde olur ya da ters ışık vurdurarak yüzün bir kısmını saklama olur, ya da fotoşopta oynayarak çeşitli efektler ile yine yüzün bir kısmını saklamak şeklinde olur. Olur da olur. ya da kadraja yüzün çok az kısmının girmesiyle de olur. Bu yöntemlerdne biriyle yüzünüzün bir kısmını saklayabildiyseniz tebrikler. İyi bir profil fotoğrafına doğru adımadım ilerlemektesiniz. :)

3-)Siyah-Beyaz: İşte kilit nokta burası aslında efenim. İlk iki maddeyi ne kadar başarıyla uygularsanız uygulayın, sizi diğer profil fotoğraflarından ayıran şey siyah beyazlıktır. Çok güzel profilden poz verip başka şeyle ilgileniyor gibi yapmış olsanız, yüzünüzün bir kısmını ne kadar başarıyla gizlerseniz gizleyin, eğer fotoğraf renkliyse büyük eksi. Tez vakitte fotoşopta siyah beyaz yapın onu. O kadar emeğinizi bir hiç uğruna yakmayın, sevgili genç erkek ve hatunlarımız. Profil fotoğrafında renklilik, "There's something about marry" niteliğindeyken, siyah beyazlık "burn after reading" niteliğindedir. Olaya Coen kardeşler etkisi dediğim etkiyi yapar. Hatun kişi iseniz, bütün erkekler fotoğrafınız görünce çarpılır kekeler, erkek iseniz, bütün hatunlar size webcam açar. Evet.

Hayda Rinnaaa rinn narina rinanaaa

4-) Entelektüel Görünüm: Efenim ilk üç maddenin yanısıra uygulanmak durumunda olan kurallardan biri de budur. çeşitli yan ürünlerle veya giydiğiniz kıyafetler ile, "ben aklı bir karış havada boş beleşe insan değilim" mesajını vermeniz gerekiyor. Kıyafetiniz veya gözlük, saat gibi yan ürünleriniz "Dolu doluyum ben" imajını yansıtmalı. Bakınız Bedazzled'ta Brendan Fraser, yazar olduğunda nasıl giyinmişti. Sevgili erkekler işte bu havayı vermeniz lazım, yan ürünler ve kıyafetinizle. "Canım istese bir haftada on kitap yazarım" demeli gömleğiniz. Sevgili kadınlar, "Sergi benim işim" demeli görüntünüz. "Her gün o galeri senin bu galeri benim inceliyorum ve sanatın güzelliği karşısında dillerim tutuluyor, damağımdan çöl kuraklıkları kum fırtınaları koparıyor" demeli. "Fransız ekspresyonizmini biliyorum ben" mesajını vermeli. bu nedenle kıyafetler ve yan ürünler çok önemli. Yaaa ne sandınız.

Neyse efenim, kuralları çıkarırken olsun, o kuraları uygulamaya çalıştığımız çekim aşamasında olsun tabiri caizse yerlere yattım gülmekten. Oldukça zor bir dönemden geçmekteyken eğlenceli bir süre zarfı oldu..Neyse, işte bu fotoğraf, yusuf miroğlu profil fotoğrafı kanunlarının doğal sonucudur. Bakın da ibret alın sevgili okuyucu. Herkese sevgiler efenim. eğlenceli günler dileğiyle :)

5 yorum:

Adsız dedi ki...

fotoğrafı inceledim, biraz daha üzerinde çalışılması gerekiyo. deli yürek miroğlu sertliği yok bi kere; sırıtmışsın sen, dalga geçer gibi. düşün, ciddi bişey okuyosun, bi felsefe kongresinde brifing vericeksin, onunla ilgili bi araştırma belki de ya da erkekliğin kitabı! ne miroğlu çıkar bundan ne oğuz atay. ciddi ol, adam ol, gülme!

teletabi dedi ki...

Miroğlu, sadece isim babası yahu. Mecazi bir gönderme. Gülme olayını eklemeyi unutmuşum cidden. Alakasız bir şeyle ilgileniyorken de gülünmeli evet. Ama öyle kahkaha ile değil, böyle küçük bir gülümseme olmalı. Dudakların kulaklara gitmediği türden. Fotoğrafa hiç değinmiyorum zaten, ibret-i alem için koyuldu :)

Adsız dedi ki...

:)) şimdi buna güldüm hakkaten... merak etme miroğlunun isim babası olduğunu :) olmadan da anlayabiliyorum ama olmamış dostum! olmamış! bak şöyle diyim sana o senin bahsettiğin profillerde hep böyle "artistik" bi hal var, sen de göremedim bu ışığı. kadınlar bunu görünce "vay bee ne dolu adam" falan demez. şey der:"hehe çocuğa bak ne şekeerrr!! ne okuyo acaba? ay canımm" böyle şeyler derler işte. ama baklava dilim kazak içine gömlek başarılı bi seçim, saçlar falan da olmuş. yeni berber iyi demek ki. bak dönüp dolaşıp aynı yere geliyorum ama gülmeseymişsin ya, kimin msn blog resminde gördün sen gülen surat. ciddi bişey yapıyosun unutma! bi kaş çat, kitaba sert bak falan...

teletabi dedi ki...

Pörf, bu yüzden hiç artist gibi göründüğüm fotoğraflarım olamıyor. En ileri gelebildiğimiz nokta burası işte miroğlu yasalarıyla hazırlanan profil resminde:( yine de gülümseme olmalı diyorum ben. gülme değil de gülümseme..Avatar'daki Zuko'nun tiyatro oyunu versiyonu gibi durur öbür türlü.

Adsız dedi ki...

gülümsemeyi sevmiyorum ben, gülmeyi tercih ederim. çünkü gülme arada bi, canımız isteyince, keyfimiz olunca seçtiğimiz bi linkken, gülümseme bazılarımızda yüzüne her daim yapışan bi ifade olarak kalıyo. bu gülümseme olayıyla iyi insan tandansı yakalanınca başka bazıları da "haha salak buldum ben" (bilinçdışı yada bilinçli) tespitiyle akıllı adam havasına bürünüyor. sonra ben o akıllı adamlara çok kızınca, gülümseyen insan modelinden buzdolabına döünşürken "dengesiz" yaftasına maruz kalıyorum. öküz model arkadaşlardan daha da öküz bi hal alarak onların uzun süre gülmemesini hatta gülümsememesini (onlar zaten bunu da beceremiyo pek, kaypak adam oluyolar gülümseyince) sağlıyorum. ayy sonra da suçlu ben oluyorum ya, işi büyütmüş oluyorum, ama çabuk kızmış oluyorum, ama yine fevri davranıyorum falan filangjkmlhö...bi sürü kaba psikolijk analiz üzerimden geliyooo geçiyoo... gülümsemek böyle sonuçları anlatınca uzun yaşanınca kısa durumlara mahal verebiliyor. biraz bela yani. mesela ben eskiden gerçek bi buzdolabıyken böyle dertlerim yoktu. iyi insan olalım, sevgi dolu olalım, kelebek olalaım dedik millet kudurdu başımıza. kaşına çat, sert dur, öküzler pek yaklaşmıyo o zmn, hem kimse yaklaşmıyo, çoluk çocukla uğraşmıyorusun, rahat ediyosun. oturup yalnız başına kafanı dinliyosun. tavsiye ederim.
pöööfff ne dertliymişim be, içim kabardı mı denir ne denir. neyse sustum. nokkta.