27 Mayıs 2009 Çarşamba

Sadece..



Bir tür geceydi işte, her zamanki gibi değildi ama. Zaman zamanki gibiydi. Periyodik acı yokluyordu, defalarca kırıldıktan sonra bir çeşit yapıştırıcı ile parçaları, elleri kanatarak yerden toplanıp üstünkörü yapıştırılıp hayata devam etmesini sağladığı kalbini. Acı veriyordu ama...bununla yaşamaya da alışmıştı artık. Sadece, ne yapacağını biliyordu işte. Geçirmeye çalışmayı çok denemişti. bir gün sadece, bu acıyı hissetmek zorunda olduğunu anlamıştı. "Bu olacak".. "Karma mı?".. "Neden sefil haldeyken daha sefil olmak için zorlayayım ki kendimi?" "Sadece..bu acıya eşlik ediyorum işte. Sevmiyorum ama nefret de etmiyorum. Şarabım ile uygun çözeltiye ulaşıyor. Asiditesi yerine geliyor sanki."...Camdan dışarıya bakarken, istiklalde her gecenin üç buçuğunda mutlaka meydana gelecek olan sokaktaki kavgayı, biraz daha öncesinde hafiften çakırkeyif iki sevgilinin şarkı söyleyerek yürümesini, iki taksicinin yol münakaşasını göreceğini biliyordu. Fonda duyduğu şarkı hafiften gülümsetti onu. "Arabeski her türlü seviyoruz" diyerek biraz da kendine gülümseyerek (elbette gülümsediğini kendisi görüyordu. Bildiği için görüyordu.) bir yudum daha aldı. Başını kaldırıp birazdan olacaklar için pencereden "uyumayan şehir"in sabaha karşı ritüellerini izlemek için baktı..

"Çok önceydi". Artık sadece...olmayackamış gibi geliyordu işte bir daha. Hep söylemişti zaten aşık olma üzerine "her yaşanmışlık nurtopu gibi bir yaşanamamazlık katıyor insana" diye. Geçmişi aramıyordu zaten. bundan uzun süre önce vazgeçmişti. Sadece..çok bilmiş gibi görünmek istemiyordu aşk üzerine..Ama biliyordu..Sadece..biliyordu işte.. Herhangi biri kadar.

"Yalnız ve paramparça aşktan hasarlı...."

"Arabeski seviyoruz vesselam" diye geçirdikten sonra içinden, hasarlı sol tarafını anımsadı. Sadece...ezilip büzüldükten sonra kırılmış ve kesici parçacıkları etrafa yayılmıştı işte. "Çok önceydi" diye gerçekten geçirdi bu kez içinden. Bir küçük yudum daha.. Sadece... yürümeye devam etmesi gerekiyordu işte. Gerekmiyordu bir görüşe göre de. Ama yürümeyeceksen yolda olmanın anlamı nedir ki? Korkak aslan, kalpsiz teneke ve korkuluk olmasaydı ne yöne gidemeyeceğini bilemeyebilirdi belki..iki olumsuzu ardı ardına kullanmak another brick in the wall u anımsattı.. Gülümsedi yine... Bilse de bilmese de yoldaydı gitmeliydi..Ya kırılan parçaları tek tek toplayıp ellerini tekrar tekrar kanatarak yapıştıracak ya da yürüyecek gücü üretemeyecekti. topladı..

Bir tür ritüeldi. En çok da 7 Aralık'a. İki ayda bir kaç gece kendini gösteren. Ne yapması gerektiğini biliyordu artık. Hemen şarabını alıyordu aşağıdaki büfeden. Göğsünün boğulduğunu hatırladı. "Hissetmek"in ne demek olduğunu biliyordu. Hissedince de bilecekti..Hissettiğinde de biliyordu.. Sadece...biliyordu işte.

Hiç yorum yok: