21 Haziran 2008 Cumartesi

Güneş


Ah aydınlıklardan uzaktayım
Kafamda o dağılmayan sükûn.
Ölmedim lâkin, yaşamaktayım
Dinle bak: vurmada nabzı ruhun.

Yarasalar duyurmada bana
Kanatlarının ihtizazını.
Şimdi hep korkular benden yana
Bekliyor sular, açmış ağzını.

Ah aydınlıklardan uzaktayım
Kafamda dağılmayan sükûn.
Ölmedim lâkin, yaşamaktayım
Dinle bak vurmada nabzı ruhun.

Siyah ufuklarin arkasında
Seslerle çiçeklenmede bahar
Ve muhayyilemin havasında
En güzel zamanın renkleri var.

Ölmedim hâlâ.. yaşamaktayım.
Dinle bak: vurmada nabzı ruhun!
Ah aydınlıklardan uzaktayım
Kafamda o dağılmayan sükûn.

Ruhum ölüm rüzgarlarına eş,
Işık yok gecemde, gündüzümde.
Gözlerim görmüyor... lâkin güneş
O her zaman, her zaman yüzümde...

Orhan Veli Kanık

15 Haziran 2008 Pazar

acziyetle anlatmaya çalışmak..


Yolculuk eylemeyi pek severim vesselam. Orhan veli en güzel yolda anlaşılır.. bir şehri bırakmak bir şehre gelmek ya da hasret ya da aşk ya da müzik ya da yol olduğu için güzeldir bilmiyorum..güzel tam olarka doğru niteleme olabilir mi bilmiyorum..mutluluk desem biraz var, hüzün desem biraz var, ellerini cebine sokup otogarın yogunluguyla otobüsün kalkış saatinden hemen önce sigara içmek desem bolca var..huzurlu..evet sanırım doğru kelime bu. nedenini bilmediğim ama her yola çıkışımda hissettiğim bir huzur..hoş tanımlamayı da beceremem böyle bir şeyi.."you have to see it for yourself" demişti morpheus neo ya..aynen öyle olmalı sanırım.

bir de hakkında uzun uzun yazasım olmasına ragmen tariften aciz dilimin lal olduğu yolculugun müziği var..sadece var..biliyorum..görüyorum..duyuyuorum..anlatamıyorum.. sabaha karşı bir yolüstü lokantasında (yılmaz erdoğan ın dediği gibi sadece bilmek zorunda kalanların bildiği bir yerdir hep..) içilen çay..sigara..salaş bir mola yerinde kış vaktinin efsunlu rüzgarından kaçarken içeride yanan sobanın yanına ellerini uzatmak..orhan veli demişti.."seyehat edildiği zamanlarda yıldızlar konuşur..söyledikleri şeyler, ekseriya hüzünlüdür.." bir gzel yıldız tozu ile dünyadan dünyaya zıplar düşünceler..hayal gücü..hiç bu kadar sonsuz olmamıştı dünya(lar). yaşadığımı hissediyordum üç şeritli yolda tarlalara bakarken..sus ve dinle..yol hayattır...

13 Haziran 2008 Cuma

İşte...



Yaşamak dediğin, üj bej kısa mutlu andan ibaret..
Giderine bırak işte, ayağına kadar gelmiş muhabbet....

Paylaşmayı Öğrendim de...



yapraktaki yeşil benim
okuldaki bahçe benim
direnişte doğdum da ben
adım ondan "eylem" benim

dağ benim, deniz benim
ördüğümüz kondu benim
yıkımlarda doğdum da ben
adım ondan "umut" benim

boğazda ki martı benim
karıncanın yükü benim
paylaşmayı öğrendim de
adım ondan "sevcan" benim

12 Haziran 2008 Perşembe

something



Ruhumuz bütününde küçük ipuçlarıyla dolu. Bir an kendini gösteren sonra sonsuza dek yok olan ipuçları.. Bunlar büyük ve unutulmuş bir hayatın, belki yüzlerce jenerasyonun sessiz mırıltıları..

G. Stanley Hall

4 Haziran 2008 Çarşamba

Zarları atıyorum




gelsin hayat bildiği gibi...