3 Eylül 2009 Perşembe

Yeni Sezona Doğru

Merhabalar efenim. Bu yıl da sezona başlamadan az evvel kısa bir kişisel değerlendirme yapmak istiyorum izlediğim dizilere dair. Bugünlerde pek fazla yazamadığım için biraz geç bir değerlendirme olacak sanırım. Sezon yerli kanallarda açıldı, Amerika’da da açıldı açılacak. Sırayla yazayım düşüncelerimi;

How I Met Your Mother

Elbette, mutlak suretle ilk sırayı yine canım ciğerim How Met Your Mother’ım alıyor. Yeni sezonu 21 Eylül’de açıyor. Bu açılış törenle tüm yurtta ve yavru vatanda coşkuyla kutlanacak elbette. Geçtiğimiz sezon, Ted için ilk başta, Himym izleyicisinin bir türlü ısınamadığı Stella ile olan ilişkisiyle açıldı. Evlenme günü Stella Ted’i terk edip eski eşine dönerken akabinde Ted yine ufak bir bocalama süreci geçirdi. Sonraki bölümlerde Ted’in hayatında önceliğini iş mevzusunun alığı döneme girik. Bu diziyi neden bu kadar sevdiğimi görmem için başka bir nedendi aslında bu. İlk sezonda daha çok ilişkiler üzerine yoğunlaşırken, benim hayatımda da ilişkiler önemli yer tutuyordu. Sonraları hayat mücaelesi, para kazanma uğraşları derken yaşam sıkıntılarıyla örülü bir yılımla dizinin dördüncü ezonu da ana karakterin bu mevzularda bocalamasıyla geçti. İşte bu, diziyi gözüme açık ara birinci konumundan eşsiz birinciliğe yükselten başka bir nedendi. Sezonun sonunda Ted’in, Üniversiteye hoca olmasıyla kendimizi bambaşka bir hikayede bulacağımızın sinyalleri verildi. Bu sezon anne ile tanışabiliriz belki nihayet. En fazla bir sezonu daha kaldı çünkü dizinin. Anne için daha önce verilen referanslara bakarsak, dördüncü sezonda Ted, müstakbel anneyi numarasını alır almaz aradığını beyan etmişti. Anne Ted’in üniversitedeki öğrencilerinden biri olacak. St. Patrick’s Day referansı da unutulmamalı. Ayrıca büyük ihtimalle Ted’in ilk sezonda tarif ettiği ideal kadın modeli ile de benzerlikler taşıyacak. Bu tarifin içinde neler vardı denirse, sevdiği yemek lazanya olacak, Times bulmacalarını çözmeyi sevecek, favori kitabı kolera Günlerinde Aşk olacak, elbette Pablo Neruda’yı sevecek, büyük ama büyük ihtimalle e Star Wars hayranı olacak. İki yıl önceki St. Patrick’s day etkinliğinde mevzubahis bara gitmiş olacak. Evet bu kriterlere yakın kaınları büyüteç altına alacağız yeni sezonda anne aylığı için. Ayrıca iki senedir Victoria’nın bu diziye bir şekilde dönmesini bekliyorum lakin önemedi bir türlü. En son “Ted Mosby is Not A Jerk” sitesini kurduğunu biliyoruz kendisinin.

Öte yandan Barney – Robin ilişkisi de muhtemelen yeni sezonda netlik kazanacak. Geçen sezonda toplanıp o çok pahalı viskiyi içerlerken “bir yıl sonra” referansıyla ikisini gayet yakın görmüştük birbirlerine. İkisi de birbirlerine uygun çiftler bence de. Zaten daha ilk ezonda beraber çıktıkları akşamda bunu içten içe fark etmiştik. Fakat bu birlikteliğin netliği en erken sezon ortasını bulabilir gibi geliyor.

Marshall ve Lilly için ise bu sezon muhtemel çocuk yapma kararıyla geçebilir. Elbette ki özellikle işle ilgili durumlar ikisinin de hayatının önemli bir parçası olacaktır. Bakalım neler olacak.

Yeni sezonunu merakla bekliyorum canım ciğerim dizimin.

It’s Always Sunny in Philadelphia


Geçen sezon yaz tatilinde The Big Bang Theory’i keşfetmiştim. Bu yaz da, bu şahane diziyi keşfettim. Kendisini sert “Friends” olarak tanımlayan bu dizi gerçekten izlenmeye değer bir yapım. Yarma garantili mizah anlayışı ve öüller verilirken neden atlandığına epeyce şaşırdığım yaran performansıyla Danny de vito da var. Yeni sezonda şahane konularla “day maan, fighter of the night maan, champion of the suun. You re the master of karate..and friendship for everyone” derken “Wildcaaard Bitcheees” diye kopacağız. Diyaloglardan konuya, işlenişe kadar yarma garantili bu diziyi keşfettiğime gerçekten çok sevindim. Yeni sezonda da gülmekten katılırken sandalyelerden düşeceğiz yine muhtemelen.



The Big Bang Theory

İkinci sezonun sonunda üç aylık tatil için kuzey kutbuna giden ekibin bu maceralarından notlar ile yeni sezona başlayacağız muhtemelen. Açıkçası ikinci sezonuna, ilk sezonu kadar gülmemiştim dizinin. Sheldon Cooper her ne kadar son derece orijinal bir karakter olsa da ikinci sezonun ilk yarısında dizi neredeyse onun üzerinde döndü ve sıkmaya başladı biraz. Lakin sezonun ikinci yarısında kendini toplamayı başardı. Sheldon’ın Alicia’ya binaya giriş için yaptığı test ve, kendisine çizgi romanın “mind blowing” olduğunu söyleyen arkadaşına misillemesine halen gülerim. Bakalım yeni sezonda neler olacak. Shelon’ı dozunda tutarsalar kahkahalı günler bizi bekliyor gibi.

Gossip Girl

Bir kere başlayınca bırakılamayan çekirdek gibi ve daha da ötesi çekirdek yiyerek izlenmesi elzem olan bu teenage dizinin yeni sezonunda neler olacak apayrı bir merak konusu. En son gençlerimiz liseyi bitirdiler. Goodbye Gosip Girl bile dendi. Aslında Dawson’s Creek’in lise sonrası yaşamla devam ederek sıçıp batırması gibi kötü bir örnek varken, lise sonrasında devam etmeli mi diye soru işaretleri de yok değil. Dizinin üçüncü sezonu tam bir kapalı kutu. İçinden çıkacka şey rezil de edebilir vezir de.

Damages

Glenn Close’un gün geçtikçe efsaneleşen performansıyla iyiden iyiye havalara giren Damages üçüncü sezonda aynı kurgusunu sürdürecek gibi görünüyor. Baştan bir final kısmı verip, olayların o noktaya gelişini adım adım izleyeceğiz yine büyük ihtimalle. İlk sezon için, orijinal ve ilgi çeken bir teknikti. İkinci sezon biraz alışkanlık oldu herhalde ve o kadar da vurucu gelmedi bana. Üçüncü sezonda Ellen Parsons, Patty hewes tangosu yine nefes kesecek gibi ama kurgu artık iyice alışılmış ve adım adım sıradanlaşmaya doğru gidiyor. Buna bir şeyler yapılabilir.

Lost ve It Crowd hakkında konuşmak için ise henüz erken. Bekleyelim e görelim bakalım.

Hiç yorum yok: