8 Ekim 2009 Perşembe

Rapidshare ve Paylaşım Felsefesi Bölünmesi (Share or Get Fucked!)

Tüm geceyi çalışarak geçirdiğim bir kendi halinde Beyoğlu sabaha karşısından merhabalar efenim. Bu ilk cümledeki gereksiz bilgiyi verdim çünkü bu akşam çeşitli sistemlerle uğraşırken, aklıma birden gelip gece boyu gitmeyen bir mevzudan bahis eyleyeceğim.

Napster'ı bilirsiniz. En azından kullanmamış olsanız da hikayesini mutlak duymuşsunuzdur bilgisayar dünyası ile az çok alakadarsanız. Napster, internet üzerinde paylaşım felsefesinin doğuşunun simgelerinden biri. Paylaşım felsefesi ne denirse üzerine uzun uzadıya söz edemeyeceğim, belki yazının ilerleyen kısımlarında bu iki kelimeyle neyi kastettiğimi anlatmayı başarmış olabilirim. konuya dönersek, Napster ile internet kullanıcıları internetten müzik indirme konusunda yeni bir dönem başlatmayı başarmışlardı. Türkiye'de o dönemler 56K modemlerin nostaljik sesi eşliğinde internete bağlanmaktaydık henüz. İnternet kullanımı da çok az olduğu için, yerli müzik endüstrisi bu konunun üzerine pek fazla düşmüyordu ve şimdi olsa anında kapanacak olan mp3 siteleri vardı. Onlara bilhassa yeniden değineceğim lakin bu siteler, ilgili mp3 dosyalarını host ederek indirilmesine olanak sağlamaktaydılar. bilinen ve benim de zamanında 56K modemle şarkı indirmiş olduğum "www.mp3yukle.com" sitesini hatırlar teferruatlı internet kullanıcıları.

Neyse efenim o dönemler interneti ya çıplak kadın resimleri görmek (o vakitler internetten film izlemek ne mümkün), müzik indirmek veya mirc ile chat ortamlarında zurna kanallarına takılmak olarak benimsemişti zaten az sayıdaki yerli kullanıcı. zaten 56K ile daha ileriye gidebilmek de biraz zordu. Napster ise kullanıcılarına "internette paylaşmak" üntesinin ilk konusunu tanıtır gibiydi. Çünkü şarkıları paylaşanlar, bir kurum veya site değil bizzat kullanıcıların kendileriydi. Kendi imkanlarını başkaları ilgili dosyayı çekebilsin diye kullanıma açmaktaydılar. Pek tabi kısa sürede napster bir dava kaybederek miladını tamamladı.

Akabinde, benim de ilk kez bu kavramla tanıştğım P2P dönemi başladı ki bu programlardan bazıları halen daha günümüzde yaşamlarını devam ettirebilmekteler. Biraz daha zamanda ilerleyerek Kazaa isimli P2P programıyla tanıştık. Özellikle yerli halk da öncekine göre daha yoğun kullanmaya başlamıştı bunu zira tek tuk da olsa yerli parçalara ratlanıyordu Kazaa'nın arama motorunda. benim de sözlükle tanıştığım dönemdi Kazaa'yı 64 mbRam 600 Celeron işlemci ve 6 Gb hard diskli bilgisayarıma kurduğum dönem. Yamulmuyorsam benim için 2001 civarıydı ya da 2002. O vakte kadar mp3 ihtiyaçlarını, az önce kısaca değindiğim üzere mp3 sitelerinden, porno ihtiyaçlarını arkadaşlardan edinilen ve içinde sadece resimlerin olduğu cdlerden karşılayan ben de paylaşım kavramıyla tanıştım. Bu gerçekten çok güzel bir olaydı o zamanki bana göre. Sistemi ilk çözdüğüm vakitler upload sınırımı tamamen açmıştım "benden de dosya çekin benden de" diye içimden geçirerek. Ki halen daha uploadı 1Kb'la sınırlayan bu işin kavramsal yönünden bihaber dangozlar mevcut. P2P sistemi de gerçek bir gelişmeydi. Üstelik Kazaa, aleyhinde açılan davaları bir bir kazanarak, biz kullanıcılarını da sevindirmekteydi.

Velhasıl kelam bir gün Kazaa'nın yeni bir versiyonunu yüklemem gerektiğinde o versiyon, az önce saydığım özelliklerdeki bilgisayarımı aşınca sürekli takılan, bilgisayarı dağıtan bir hale dönüştürdü Kazaa'yı. ben de alternatif aramaya koyuldum ve herhangi bir yerde halen "en iyi P2P programı hangisi" diye sorulsa tereddütsüz ismini vereceğim Ares ile tanıştım. Kazaa'nın hantal yapısına göre oldukça hızlı, bilgisayarı çok yormayan şahane bir programdı ki kendiini 2006 civarına kadar bilgisayarımda tutmuşluğum vardır kullanmasam da. P2P sisteminin en iyi işlediği programdı.

Akabinde yeni binyıl ile Ed2K sistemi geldi ve algoritmik açıdan getirdiği yeniliklerle de paylaşım felsefesi kavramının da yönünü değiştirdi. Hoş, ben kendisini 2006 ya kadar kullanmadım ki 2006 da da çok kısa bir süre kullanmıştım. 2000'li yılların başları için gerçek bir devrimdi Ed2K sistemi ve "internette paylaşım" kavramının da bir adım ilerlemesine olanak sağlamıştı. Zaman önce, uluslarası bir yazılım firmasının müdürü(başka bir tanınmış sima da olabilir) "eğer insanlar elinde olanı paylaşmasaydı, internet bu günkü haline ulaşamazdı" demişti. Kesinlikle bu sözün altına ben de imza koyabilirim. Burada bahsettiğim mp3, film gibi şeylerin paylaşımı olsa da internetin gelişmesi insanların bildiklerini paylaşmasıyla paraleldir. Ne kadar değersiz olduğunu düşünürseniz düşünün, hiç ummadığınız bir amaçla hiç umulmayan bir insanın işine yarayabilir bir bilginiz olabilir. İşte internetin ilerlemesinin ve bugün, bugünkü büyüklüğünde olabilmesinin ana nedenlerinden biri de budur. İnanların bildiklerini paylaşması.

O ilerleme günümüzde en son Torrent seviyesine ulaştı. Bu ilerlemenin bir yüzüydü. Diğer yüzünde ise daha sonra bu yönle birleşip yeni bir sentez oluşturacak konseptler vardı. Daha önce kısaca değindiğim gibi 56K zamanlarımızda bazı siteler kendi bünyesinde mp3 dosyalarını tutarak kullanıcıların indirmelerine olanak sağlıyorlardı. Yani az önce bahsettiğim, kullanıcılar bizzat download/upload kaynakları yaratmıyordu. Sitenin kendi upstream ve Downstream kaynakları kullanılıyordu. Siz sadece "indir" diyordunuz. Elbette tüm dünyada olduğu gibi bu sistem gerek, sitenin sahiplerine getirdiği olağanütü trafik yükü gerekse legal konulardan ötürü sonlanacaktı. Fakat yine de yukarıda bahsettiğim Napster, P2P, Ed2K ve bir kısım da Torrent kullanıcıları oradna bir şeyler indirenleri paylaşımcı olarak görmeyip sürekli itelediler.

Bu siteler kapandıktan sonra ilgili alanda pek bir gelişme kaydedilmezken ve P2P'ler ile Ed2k ortamların kralıyken Rapidshare gelip bu alandaki dengeleri kendi lehine doğru değiştirdi. Günümüzde de en çok kullanılan paylaşım arayüzü olan Rapidshare i bu ikinci kısımda ele almamın yönü dosyaları indirirken, kullanıcının kendi trafiğini açmak zorunda kalmaması ve sitenin trafiğini kullanması. Anlatmak istediğim ana konuya gelirsek, upload açmak durumundaki kullanıcılar bu nedenle rapidshare i uzun süre "paylaşım" kavramının dışında tuttular. Oysa ki gerçekten öyle miydi yoksa Rapidshare paylaşım felsefesinin bir adım ilerisi olan yer miydi? Bana sorarsanız ikinci şıkkı seçerim. Rapidshare'ın "paylaşım" kavramıyla bu denli büyüdüğünü düşünmek herhalde abes olmaz. Bilindiği üzere Rapidshare veya muadili File hosting sitelerini Browse edemezsiniz. İşte paylaşımın olduğu yer tam da burası aslında ve rapidshare'ın ilk bahsettiğimiz siteler gibi ömrünü sonlandırmayan şey de bu. Bu yönüyle direk olarak internette paylaşmak kavramıyla özdeş bir yapıda. Bazı kullanıcılara göre, eğer siz kendi uploadınızı açmazsanız paylaşımcı değilsiniz mottosu geçerli olsa da işte tam da bir adım ilerisi ile kastettiğim noktaya geliyoruz. Açmak zorunda değilsiniz..bir yerde ilgili linkleri paylaşmanız yeterli. İşte P2P veya Ed2K gibi reel olarak uploadınızdan da paylaşım yaptığınız sistemlerin bir adım ötesi olarak uploadınızı açmadan paylaşmayı sağlayan ve bence Ed2K ayarında bir devrim "internette paylaşım" kavramı için. Bu konuda rapidshare veya muadili sitelerin çok hor görüldüğüne şahit olup üzülmüşlüğüm vardı. İçimde kalmasın deyip buraya yazdım ehefkladsjfjaskldfjadsl

2 yorum:

Ova (Excuse My Reading) dedi ki...

bitiyo artık ya.. yasa çıkıyomuş böhühühüe

teletabi dedi ki...

Rs kapatılsa da muadili siteler aynı şeye devam edeceklerdir. en bilineni engellemek (ki son derece zeki yasaklayıcı kurumlarımızın bir numaralı eylemi) o sistemi engelleyemeyecek. netload, hotfile, uploaded.to, filefactory e kayacak bu kez kullanıcılar. Toptan engellenirse, internette paylaşım mevzusunda yepyeni bir sistemin doğuşu da yakndır derim :)