18 Ocak 2008 Cuma

24 yaş yolun neresi?

Sahi neresi burası demek isterdim aslında başlarken. Bir yolda oldugunu başlarken varsaymak aslında bu. Hoştur ki yol olamayacağını iddia etmek de ahval ve şerait içerisinde abesle iştigal olan bir fiili süreç olsa gerek. Yolda olmadığını iddia etmek de farklı bir yolda yürümektir aslen. Artık hayatımda yol mu kalmıştı, aslında patika çakması düzlemde sırtına suyumu ekmeğimi yüklediğim eşeğimle yürüyerek gidiyor gibiyim. 24, anayolu arama sürecinin sancılı dönemlerinden biri olsa gerek. Ayaklarda derme çatma takunyalarla akşam güneşine doğru elini alnının üzerine getirerek “hangi tarafa yürüsem” “bu patikanın sonuna ne kadar var daha” demeye benziyor. Hatta benzemiyor öyle diyor derinlerde kuvvetle muhtemel. Gizli özne kim bu cümlede ben de bilmiyorum. Adı üstünde gizli işte. Ya saklanmak için gizlemiştir ya da kim oldugu gerçekten bilinmeyerek ihtimal dahilindeki en geniş kapsamı sağlamak için.

İhtimaller denizinde boğulanları biliyoruz, sevdiğim bir gruptur yüksek sadakat. İhtimaller denizi onca genişliğine ve derinliğine rağmen herhangi bir oksijen tüpü almandan da yüzülebilen bir sıvı parsçı aslında. Zinhar her ihtimal düşünülemez olabilir, ama ihtimaller akıllara gelir hep. Bu akla gelen ihtimaller aslında ilk akla gelen “şu şöyle yapsa şöyle olur, bu bunu dese şunlar olur” ihtimalleri değil. Hoş ki ilk akla gelen diye nitelediğim de ihtimaller denizine atılmış çöplerimizden. Mevzubahis ihtimaller “böyle de olabilir” ihtimalleridir. Bu ihtimaller aslında umudun en önemli “gaz maskesi” olayazmaktadır toplama kampı gazları etrafında. Bir kavramın, zincirleme reaksiyonunun olabileceğini düşünmek onun için umutlanmayı legal kılar iç bünyede. Vicdani rahatlatma unsuru olarak ihtimaller (aslında ihtimal kelimesini de pek sevmem olasılık varken) ümidin öylece kalmasını sağlar

“ümit öylece kaldı da, ümit edeni söyle kim aldı”

bu dünya kime kalmaz pek tabi biliniyor. “kimseye” kimsenin içerisindeki ihtimaller de ufak çaplı bir ihtimaller amazon gölü olsa gerek. Sonsuzluğu düşünmek kişisel fikrimce beyin açıcı veya bilinen tabiriyle açık fikirli olabilmenin en büyük önkoşullarından. Sonsuzluğun içerisindeki sonsuz olasılık sonsuz defa ölmeye mahkum hücreleri bile kıpırdatmak zorunda bırakan sonsuz bir toplama. Dört işlemden toplamayı ben de vakti zamanında Alpay erdem in koydugu yere koyarım. Samimiyetine içtenlikle inanırım. Sonsuz toplama sonsuz bir hane (digit) kavramını meşru kılıyor. “Kafam almıyor” derken bu sonsuzluğu almıyordur her zaman. O yüzden limit neden var veya integral. Sonsuzluk için var bir tarafta. Diğer tarafta ise öğrenilmek için var..öğrenilmiş sonsuzluk..ilginç oldu bu paragraf

bu yazının bir anlamı yok aslında. 24 yaşındaydım aslan gibi ortadaydım..işte burada ulan işte burada demek isterdim içten içe hep.. ama erol evgin in bir şarkısı geliyor aklıma..

“ne olursun sevgilim ne olur beni de koru
üzerimden asirlik acilarla yillar gecti
nedensiz sevinclerim vardi benim bir zamanlar
bir zaman benim icin de korkaklik ölüme esti”

bir zaman benim için de korkaklık ölüme eşti..olgunlaşmanın tam anlamını hiçbir zaman bilemeyeceğimi biliyorum. O yüzden çok bilmişlik yapmayacağım bu konuda.

Neise ilk paragrafa dönecek olursam, dönebilir miyim bilmiyorum. Patikada yürümek zor ama bir vakit anayola çıkacağımı biliyorum..ümit ediyorum (ikinci paragrafa döndüm sanırım) ana yola çıkınca sinyal vermeden şerit değiştirmeyeceğimi de biliyorum. Bekleyip görmek gerek..ümit öylece kalıyor çünkü..orhan veli nin bir şiiri kopuk kopuk aklıma geliyor..son mısrası..”lakin güneş..o her daim……….” Neremde?

Hiç yorum yok: