17 Aralık 2007 Pazartesi

hoş geldin..

fight club da eski bir ev vardı tyler durden ın kaldığı. elektriği yok, suyu kesilen şehir dışında yıkılmak üzere olan ahşap bir bina. tüketim toplumunun veya tüketimin elzem olmadığına kanaat getirmek için konmuştu muhtemelen o ev filme.. maslow un herhangi bir basamağında değildi belki elektrik kullanmak..enerji zaten doğaya ait bir varlıktı ve elektrik de var olan bir gücün başka bir alanda kullanılmasıyla ortaya çıkan faydalı olma haliydi..

o eve ne gelen vardı ne giden.. paslanmıştı tahtaları.. tahtaları yenmişti belki hafiften..evin, yakınlarındaki fabrika gürültüsünden başka arkadaşı veya konuşabielceği, başından geçen onlarca şeyi anlatabileceği bir arkadaşı yoktu.. yıllardır tanıklık etmeye hasretti.. bekledi, birinin gelip tozlu duvarlarını karıştırmasını, eliyle, elinin işaret parmağıyla, evi gezerken, evin ne kadar kirlendiğini test etmek amacıyla tozlarından bir tutam kapmasını.. "ne kadar da tozlanmış, kimbilir neleri vardır bu evin, ne yaşanmışlıkları" demesini veya herhangi bir filmde görülecek en klişe sahne ve repliklerden biri olan "bu ev acaba hangi yaşanmışlıklara tanıklık etti..duvarlarında nelerin anıları var" gibi sormasını..

ümidini kesip yıkılmayı ve cevredeki eski arkadaşları gibi fabrika atolyesine dönüşmeyi beklemeye başlamıştı artık..ne bir duygu göreceğini, ne de hissedebileceğini sanmıyordu artık..bir gün tyler durden çıkıp geldi..evi o haliyle kabul etti..evet parmağını tozlu rafta gezdirdi..evdeki kitaplığa göz gezdirdi..kara kaplı bir kitabı alarak, ismini pek de önemsemeden bakarken üzerindeki tozu üfledi. ses çıkardı..biri vardı evin içinde..sesiyle kanıyla canıyla..evi eski haliyle değil de bu haliyle seven veya kabul eden biri..artık betonarme evlerin yanında şansının kalmadığını düşünüyordu halbuki ev..gıcırdayan yatagına yattı tyler durden..güzel uyku çekti..nefes alıyordu ev..yeniden..yıllar sonra..taş gibi, dondurulup, sadece bazal metabolizmik eylemleri gerçekleştirebilecek düzeye indirgenen kalbi, ciğeri, ve tüm organları paslı dişlilerin yavaş yavaş işlemeye başlaması gibi enerji üretmeye geçmişti..back in life...kalbi atıyor..evet varmış donuk bir kalbi..ciğerine çekiyor her havayı..evet varmış alveolleri..aslında yaşayabilirmiş ev..

tyler durden a dedi paslı duvarlarından..."sefa geldin...son ihtimalim...hediye gibi geldin..hoş geldin..hoş geldin..."

Hiç yorum yok: