21 Nisan 2008 Pazartesi

Canavarlıktan çıkmış canavar


Lost un yaratıcısı, J.J. Abrams ın yapımcılarından biri olduğu cloverfield ı izledim. Hakkında çok fazla yazı okumadım izlerken seyir zevkimin bozulmaması için. Sadece genel tema hakkında fikir sahibi idim.

temel olarak bundan çok fazla değil yaklaşık 9 yıl önce büyük heyecanla beklediğim lakin izleyince beklentilerimle örtüşmeyen bir yapım gördüğümden fazlaca hayal kırıklığına uğradığım The Blair Witch Project ile kıyaslayacağımı daha filmi izlemye başlamadan biliyordum. her ne kadar izlerken bu kıyaslamadan uzak durmaya çalışsam da benzer çekim ve küçük de olsa bulunan ortak paydaya sahip konu, bu kıyası kaçınılmaz kıldı.

Tabi Blair Witch Project filmindeki ilerleyişin aksine j.j. abrams etkisinin konu ve anlatım açısından bu yolda biraz daha ilerlemiş olacağından az çok emindim. nitekim bu konuda kendi adıma yanılmamış olduğumu söyleyebilirim. the Blair Witch Project her ne kadar bazı bölümlerde tatminkar olmasa da cloverfield bu açığı biraz daha kapatmayı başarmış. kimbilir belki de bundan beş altı yıl sonra gelecek benzer bir film bu bakış açısını biraz daha ilerleterek başarı çıtasını daha da yukarıya kaldırır.

bu filmin önemli noktalarından biri canavarı görüyor olmamız. Herhalde canavarı göremeseydik film boyunca yine büyük tatminsizlik oluşacaktı. fakat yapımcılar bu konuyu da tahmin ettiklerinden canavarı sıkça gördük. Ayrıca canavarın geliş veya çıkış noktasına dair de ipuçları filmde J.J. Abrams tarzı ile verildi. Hud karakteri senaryonun bu yönünü ortaya koyabilmek adına tasarlanmış bir karakter gibi geldi bana.

Filmdeki yan veya temel öykü olan aşk hikayesi rob ve Beth odaklı idi. rob karakteri anlayamadığım biçimde aptallıklar yapsa da bu yaptığı aptallıkların BELKİ DE canavarın çıkış veya geliş süreciyle dolaylı bir bağlantısı olduğu düşünülebilir. buna dair replikler filmin ortalarında kendine yer buldu. Bu nedenle gelebilecek herhangi bir devam filminde belki Rob veya Hud ın bu konu hakkında önceden bilgi sahibi olabileceğini yadsımayabiliriz.


Canavarın fiziksel ve biyolojik yapısına dair elle tutulur bir bilimsel açıklama göremesek de bu ikilemenin devamı olan "gözle görülür" açıklamarı bulabildik. bizzat canavarın kendisine yaklaştık bir kaç santim yakınına kadar gelebildik hatta ağzının içinde de şöyle bir dolaştık.

Gelebilecek bir devam filminde bu konudaki bilimsel tutuma eğilim daha fazla oalckatır. daha doğrusu olmalıdır. aynı formatta bir devam filminin tatminkar olabileceğini düşünmüyorum. dediğim gibi bu format için cloverfield misyonunu tamamladı ve gelişimi bir adım ielriye taşıdı.

Canavar biraz canavarlıktan çıkmış sanırım. kendisi yüzlerce küçük parça barındırıyor bünyesinde ve bu parçalar etrafta hallice oraya buraya saldırabiliyor. bu durum da belki evrimsel bir süreç ile bu büyükbaş canavarın bir çok küçük yaratığın birleşmesi ile oluşması ile mümkün olabilir.

öte yandan filmin şüphesiz en sağlam karakteri şüphesiz marlena dır. hem partideki görüntülerde mevzubahis olan cool yapısıyla hem de o insanı ürkütmeye yeten muazzam bakışları ile etkileyiciliğini ön plana çıkarıyor.

Sanırım bir devam filmi gelecke ve bu devam filmi ilk filmi izleyenler için kaçınılmaz bir gereksinim halini halini alacak. "Nereden geliyor ki bu yaratık" sözünün cevabını öğrenmek için ilk filmi görenler tekrar sinemaya koşacaklar muhtemelen. J.J. Abrams meraklandırma konusunda tescilli bir başarıya sahip ne de olsa.

7/10

Hiç yorum yok: