16 Ekim 2008 Perşembe

Beyaz


Bu şarkıyı dinlediğinde aklına hep O geliyordu. Onu devamlı düşünmek için hep bu şarkıyı dinlemek istiyordu.Onun hayalinde daima aynı kişiydi siyah; ve hayalini seviyordu siyahın kendinden çok.Hiç bir zaman dokunamadığı,konuşmaya cesaret edemediği siyahın hayali ona yetiyordu.

Onunla sohbete korkardı.Hoşlanmayacağı bir şeyi söyleyeceği düşüncesi bir türlü konuşturamıyor,dokundurtamıyordu onu siyah’a.Kendini beyaz diye tanımlıyordu ona karşı.Bir türlü ortak birleşimi bulunmayan renk tabakasının iki ucundaki birbirleriyle görüşemeyen konuşamayan aralarındaki yüzlerce rengin başı ve sonuydular.Onlar birbirlerini görene dek KIRMIZI aralarına çoktan girmiş oluyor ve her birine farklı renkler gösteriyordu.

O’nu çok istiyordu Beyaz fakat insanlar renkleri öyle tanımlamışlardı.Siyah her zaman zıttıdır beyazın ve daima beyazın düşündüğünün tersidir siyahın aklındaki.
Beyaz yavaş yavaş kararmaya başlamıştı.Siyahın giydiğini giyiyor,onun düşüncesine destek çıkıyor,kırmızıyı bir hamlede geçip Siyah’a ulaşıyordu.O kendini Siyah’ın bir parçası olarak görüyordu.Prizmadaki renkler gün geçtikçe şaşırıyordu Beyaz’a.Beyaz her şeyi göze alarak saflığından ödün vermeye başlamıştı “insanlara göre”.Siyahını bulmuştu sonunda.Yavaşça siyaha boyanıyor önce gri,sonra mavi nihayetinde siyah oluyordu.

Bir sabah güneş vurduğunda prizmaya,simsiyah yansıyordu karşı tarafa.Yanına baktı kafasını çevirip,kimseyi göremedi.Sonra geldi ve sordu ona Siyah “Neyin var?” diye BEYAZ hırkasıyla…..

2001......

1 yorum:

ஐ๑renklikalem dedi ki...

her rengin ayrı bi öyküsü olmalı.. siyah ve beyazın öyküsü çok ciciymiş..

demek ki beyaz, saflığından bişey kaybetmemiş; aksine siyaha saflık kazandırmış. ne güzel. =)