18 Eylül 2008 Perşembe

Kırmızı



Birden üç-dört kişi birden, üstüne çullandı adamın. Adam karşı koymaya çalıştı fakat birini engellese diğeri tutuyor ve yere düşürüyordu onu. O debelenme içerisinde, kendisine vuranların birinin belinde gördüğü tabanca onu ani bir refleks ile hareketsizleştirdi.Karşı tarafın artık direnmekten vazgeçtiğini gören silahlı adamlar da onu ayağa kaldırıp arabaya bindirdiler
Çok farklı bir koku vardı arabada hayat ile kıyaslandığında. Bir hastane salonu gibi ekşi,çürükçül ve dezenfekte edilmiş temiz ortam kokusunun karışımıydı. Tamamıyla farklı bir hayata girdiğini fark etmişti o zaman adam. Silahlı adamlar siyah bir peçe gösterdiler ona ve gözlerine bağlayacaklarını söylediler.
Gözlerini açtığında bir sandalyeye oturtulmuş elleri belinin hizasında arkaya bağlanmış bir şekilde gördü kendini. Ardından da etrafına toplanmış insanları. Birinin elinde pahalı bir puro vardı ve tam karşısına geçmişti. Bir şeyler söylüyordu,yüz hatlarından bazen bağırdığı belli oluyordu ama adamın kafası o kadar dağınıktı ki;hala gözlerini açtığında aniden gördüğü ışığa alışmaya çalışıyordu. Kulaklarında hafif bağırma sesleri uğulduyordu. Arkasından birileri onu arada sırada elleriyle itip, dalga geçer gibi bir şeyler söylüyorlardı.
Kulakları çınlarken birden başka sesler duymaya başladı. Birileri ayaklarını yere vura vura geliyordu. Galiba topuklu ayakkabı idi ayağındakiler. Giderek yaklaşıyordu ses,birkaç kez kafasını sağa sola hareket ettirip onu görmeye çalışıyordu,fakat çevresini sarmalayan ceketli ve silahlı adamlarla birlikte tam bir ahenk oluşturan sigara dumanından hiçbir şey göremiyordu.Biraz daha yaklaşınca ses bu kez kokusunu aldı adam.Daha önce bir çok defa almıştı bu kokuyu. Saf bir yasemin kokusu sarmıştı odayı. Daha önce yanında çok bulunduğu,her zaman konuştuğu ve yıllardır tanıdığı birinin kokusunun aynısıydı koku.
Biraz daha yaklaştı çiçek kokulu,adam dev bir nefes çekti içine. Bütün yaralarının,kırmızılıklarının geçtiğini sandı. Sigara kokulu adamların arasından geçti ve karşısında durdu. Kıpkırmızı bir elbise,ateş gibi yanan dudaklarıyla adamın yanına yaklaştı. İlk defa bu kadar içine işliyordu yasemin kokusu. Küçük bir öpücük yanaklarına adamın yıllarca beklediği ama alamadığı. Peşisıra küçük bir fısıldama kulağına “üzgünüm”….

Hiç yorum yok: