22 Şubat 2009 Pazar

Evine Hoş Geldin


Albüm değerlendirmelerimi renkligözlükte yazıyordum fakat, bir anda renkligözlük kimsenin yazmadığı bir yere dönüşünce buraya yapmaya karar verdim. Dido, Life For Rent albümündeki muhteşem performansıyla debut albüm sonrası da ayakta kalmıştı. Tanrı'nın özene bezene yarattığını düşündüğüm bü güzel hanım kızımız uzun süren bir aradan sonra yeni albümü Safe Trip Home ile geri dönüş yaptı. İyi ki de döndü. En başta şunu söylemek isterim ki bu kadar bekletmeye değen bir albüm olmuş Safe Trip Home. Yine sakin ve huzurlu sesiyle dido, cama vuran damlalara eşlik ederken, gürültüsüz kafa dinleten müziğiyle de manik depresyonu sonuna kadar aşılayabiliyor bünyeye. Kısaca şarkılara göz atmaya başlayalım.

1- Don t Believe in Love: Albümün açılış şarkısı olan Don't Believe in Love Dido nun eski şarkılarını anımsatıyor fazlaca. Bunun ilk parça olmasının nedeni de budur belki de. Özlediğimiz Dido stilinin bu albümde de devam edeceğini işaretçisi. Durup dinlerken bu yeni albümden değil de eski albümden diyesim geliyor. Başarılı bir açılış seçimi olmuş. Don't Leave Home şefkatinin, Here With Me duygusu ile Don t think of me ritminin mükemmel harmonisi. 9/10

2- Quiet Times: Şöyle tam da böyle bir akşamda, karla karışık yağmurun eşliğinde kahve fincanı ile eşlik edilmesi gereken bir parça. Özellikle nakarat kısmında sigaradan ve ardından da kahve fincanından yudumlanmalı. Eskileri düşünerek, tam da eskilere özlem duyulduğu akşamda "i can t have you even you re here" diye iç geçirmeli. 9/10

3- Never Want to Say It's Love: Jazz ritmleriyle yapılan şık girişi şarkının geri kalanını gölgelemiş gibi duruyor biraz. Ya da parçanın geri kalanını bir gömlek yukarıya taşımış desem daha doğru olur sanırım. İlk dinlediğimde bu girişten umutlanmış fakat sonrasında hayal kırıklığına uğramıştım. Aradan bir ay geçmesine rağmen, maalesef görüşüm değişmedi bu parçaya dair. 5/10

4- Grafton Street: Şarkıyı Dido'nun ölen babasına yazdığını biliyoruz. Dinlerken de bu duygu yoğunluğunu hissetmemek mümkün değil. Hani bu parçaya kadar albüm klasik bir dido albümü diye nitelenecek biçimde giderken, bu parça ile bambaşka bir yere doğru gidip Dido'nun üç albümünün en iyisi olacak galiba diye iç geçirtiyor. Zaten Safe Trip home isminden de Dido'nun daha kişisel yaklaşacağını düşünebiliriz. Çok da iyi etmiş.. Daha yerel bir parça ve olukça da başarılı. hele ki orta bölümdeki İrlanda havasını yansıtan müzikler tadından yenmiyor. 10/10

5- It Comes And It Goes: Grafton Street gibi bir şahaneden sonra bana göre albümün en iyisi olan parça geliyor. Hatta biraz daha çıtayı yükselterek Dido'nun en iyi parçası demek istiyorum. Gerek düzenleme gerekse Dido'nun yumuşak sesinin varlığı, bir yükselip bir düşen baş döndürücü temposuyla, sarhoş olunan bir gece mutluluktan kendi etrafında dönmeyi anımsatan şahane bir parça. İsim de bu şarkıya son derece uyumlu olmuş..it comes and it goes..10/10

6- Look no Further: Albüm piyasaya çıkmadan sunulan ilk singledı bu. Ne yalan söyleyeyim biraz beklentileri düşürtmüştü. Albümde de kendinden önce gelen iki parçanın mükemmelliği sonrası sırıtıyor diyebilirim. Dido nun klip çekilmeyen fakat çok sevilen şarkıları vardı geçen albümlerinde. Bu albüme de ilk olarak gün yüzüne çıkarılması yerine orada kalsaymış daha güzel olurmuş sanki. 6/10

7- Us 2 Little Gods: Spoiler vereyim şarkının sonunda üç kişi oluyorlar :) Son derece tatlı melodisi ve hikayesiyle, sıcak bir pazar sabahı şarkısı oluğunu düşünüyorum bu parçanın da. Dido şarkısını söylerken, anlattığı hikayeyi göz önüne getirip canladırmamak mümkün değil. Havasını oldukça başarılı yansıtan bu parça da albümün yüz aklarından bence. 9/10

8- The Day Before The Day: Dido'nun ağır toplarından olacak bir ayrılık şarkısı. Dediğim gibi albüm, tam anlamıyla geceleri kendinizle başbaşayken ya bir iki kadeh şarap ya da güzel bir kahve fincanı ile dinlenmesi gereken bir albüm. Bu parça da o ambiyansa uyan, üzerine bir de can yakan parçalardan. Şöyle eller ceplerde Hugh Grant gömleğiyle sokakta dolaşıp ıslık çalarken akıldan geçebilecek şarkılardan. Ya da dinlerken o görüntü de gözlerde canlanabilecek. Ayrılık sonrası, ilk günlerin zorluguna mükemmel uyumuyla 10/10 diyorum

9- Let's Do The Things We Normally Do: İşte tam bir Dido parçası. Bu parçayı nerede dinlerseniz dinleyin Dido parçası oluğunu bilirsiniz. Parçanın ismi de en sevdiğim felsefelerdne birini barındırsa da hikayenin biraz farklı işlediğini ve ismin ironi içerdiğini görebiliyoruz. yine de Dido'nun alıştığımız müzik ve ses harmonisini başarılı yansıtışıyla sevmemesi imkansız parçalardan biri oluveriyor. 8/10

10- Burnin Love: On bir parçadan oluşan albümde hangi parça fazlalık diye düşündüğümde öne çıkan parça bu oluyor maalesef. "Şu güzel ortamı bozuyorsun" sözünün albümdeki karşılığı bence. Kendisini dinlediğimde keşke albüm on şarkıda kalsaymış diye içimden geçiyor. 3/10

11- Northern Skies: Albümün kapanış parçası ve herhalde böyle güzel bir kapanışa da yakışırdı demek geliyor içimden. Yaklaşık olarak dokuz dakika uzunluğundaki parça albümün hikayesini de anlatıyor aslında. Yaşadıklarından sonra "Safe Trip Home" isteğinin sıcaklığı ve özlemiyle birlikte, sevdiği ve hasret duyuguna dönüşün güzel hislerini görebiliyoruz çok net.. 9/10

Hiç yorum yok: