22 Mart 2009 Pazar

Funda is Back in Town


Jay-Jay'e göndermemizi yaparak yazıya başlayalım. Mart ayı, yerli müzik piyasası açısından oldukça hareketli geçti diyebiliriz. Funda Arar Zamanın Eli isimli albümle dönerken, beklentilerimi pek karşılayamayan albümü ile Nil, iki cd lik pek memnun edici dönüşleriyle Duman, çıkış parçası "Sevişmeden Uyumayalım"ı pek beğeniğim Sıla kızımız da İmza isimli albümlerini çıkarttılar. Üzerinden biraz zaman geçip albüme alışmaya başlamanın akabine Zamanın Eli albümü hakkında bir yazı döşenmek istedim. Aslında Funda Arar'ın olgunluk dönemi albümü deyince "Son Dans" albümünü gösterebilirim ben. O albüm Funda Arar'ın müziğini ve duruşunu bir gömlek yukarıya taşıdığı albümdü. Bu albüm de hemen Son DAns'ın akabindeki özgün albümü olduğundan dolayı bu duruşu devam ettireceğini varsaymak doğru düşünce tarzı olabilirdi. Nitekim, beklentilerimi karşıladığını belirtmek isterim. Son Dans ile Zamanın Eli albümü arasına sıkıştırdığı Sanat müziği derlemesini pek tatmin edici bulmamış ve üstelik çıkarma zamanını da doğru bulmamıştım kendi açımdan. Beklenen Funda Arar, Zamanın Eli albümünde ortaya çıkmalıydı, ve bence çıktı da. Tanıdık ama nasıl diyeyim yaşını başını almış bir büyüğün hayattaki tecrübelerinden sonra oluşan fikir ve düşüncelerini sakin başlılıkla anlatması gibi bir albüm diyebiliriz. Tabi sözler açısından değil, hem Funda hanımın şarkı söyleme biçimi hem de düzenlemeler açısından. Gerçeği söylemek gerekirse albümdeki ilk iki şarkıdan başlayarak, bir kaç şarkının da bu düşünceye uyduğunu söyleyebilirim sözler ile de. Neyse efenim, her zamanki sırayla şarkıları ufak ufak değerlendirelim.

1- Durulmalı: İşte tam da açılış paragrafında bahsettiğim olgunluğun her notasında hissedildiği bir parça. Albümün açılış şarkısı için daha iyi bir tercih olamazdı bence de. Müziğin, albümün geneline göre olan dinginliği ve arınmışlığı ile birlikte Funda Arar'ın sesi de aynı şekilde uyum gösteriyor parçaya. Sözler de elbette, isimden de anlaşılacagı gibi aynı düşünce tarzına birebir bağlanıyor. "Yağmur olmalı, sakince ince yağmalı..Durulmalı.." Bu mısrayı söyleyiş ive akabindeki durulmalı kelimesinin tekrarlarında o durgunluğu ve arılığı hissetmemek mümkün değil. Belki şarkının ara bölümündeki saz kısmı girmeseymiş daha iyi olabilirmiş. 9/10

2- Geceler: Yerli müzik literatüründe "geceler" isminde bir yığın şarkı vardır. Bazılaarı klasikler arasında yerini almıştır. Daha unique tarzda bir isim seçimi daha uygun olabilirdi bence bu şarkıya. Öte yandan az önceki durumun akine şarkı da çok tanıdık şarkıymış hissi veriyor. İlk dinleyişte ısınılabilecek yabancılık çektirmeyen ve alışma süreci gerektirmeyen parçalardan olmuş. Belki böyle düşününce ismin geceler olmasını da fazlaca yadırgamayabiliriz. Bir de tabi ki, iyi bir ayrılık sonrası parçası. İlginç bir biçimde, albümde vurucu veya klasik olabilecek slow çalışmalar olmasına rağmen yeterince vurucu olamadığını düşünüyorum bazılarının. Bu parça da onlardan biri. 8/10

3- Ateş Düştüğü Yeri Yakar: Daha önceki albümlerinde de çeşitli coverlar yapan Funda Arar, en son "Son Dans" albümünde Bergen'in "Benim İçin Üzülme"sini yeniden yorumlamıştı ve oldukça tutmuştu da parça. Ben de bu yeniden düzenlemeyi çok beğeniğimi söyleyeyim yeri gelmişken. Bu kez de Zerrrin Özer'in parçasını yenidne yorumlamış. Parçanın girişindeki Benim İçin Üzülme tandansı gözen kaçmazken, Funda Arar şarkılarının müziklerine göz gezdirdiğimiz zaman hep aynı enstrümanların kullanıldığı dikkat çekiyor. DAha da ötesi birbirine çok benzer ritimlerin. Bu parçada da benzeri bir durum söz konusu. Öte yandan Funda Arar'ın sesi gerçekten tartışmaya açık değil iye düşünüyorum. Muazzam bir sesi var. Yorumlama kabiliyeti de yüksek. Bu parçayı da çok iyi yorumlamış yalnız düzenlemelerde biraz daha çeşitlilik gerekebilir daha sonraki albümler için diyebilirim. 7/10

4- Ağlasam Duymaz: Herhalde Funda Arar'da ilk üç şarkıdaki, yukarıda bahsettiğim durumu sezmiş olacak ki, bu kadar ısındırma turu yeter demiş ve albümün ağır toplarına başlamış. Bunlardan ilki de Ağlasam Duymaz isimli albümün dördüncü parçası. İşte, Gecelerdeki olmayan "o" vuruculuk bu parçada sonuna kadar var. O kadar nasıl diyeyim, canı hançeri santim santim batırarak acıtıyor ki, ünlü klasik "Killing me softly" yakıştırması aşırı kaçmaz herhalde. Bu albümde "killing me softly" deyiminin karşılığı olan hafiften yavaş yavaş ama çok derinden hançeri batran parçalar var kalbe.. Onlara "killing me softly" şarkılar diyeceğim. Müzik açısından da az önceki eleştirilerin tam tersine, sade enstrümanlar, gürültüsüz ama fazlaca fırtınalı... 10/10

5- Külkedisi: Bazı dizilerde "filler" diye tabir edilen bölümler olur. Yazarların sezon dolması için araya sıkıştırdığı ve genel konuyla pek bagı olmayan bölümler olur bunlar. Bu parça da albümün "filler" parçalarından diye düşünüyorum. Kötü olmayan lakin kesinlikle iyi de denilemeyecek bir düzenleme, hele ki ağlasam duymaz gibi bir ağır topun ardından da gelmesiyle değeri daha da düşen bir parça olmuş Külkedisi. 5/10

6- Aslında: Tamam bir önceki yorumda yazdıklarımı Funda Arar da hemen görüyor herhalde. "Aslında" albümün ışıl ışıl parıldayan parçalarından biri. Killing me softly parçası da değil irek giriyor ve direk yamultuyor dinleyeni. İşte bu parçaya, slow şarkılara göre gürültülü denebilecke düzenleme de fena halde yakışmış. Sözler Hürriyet gazetesinin yazarlarından birine ait. Şimdi kim oldugunu anımsayamayacagım. O nakarat kısmında, ilk şarkılarda bahsettiğimiz dinginliğin aksine muazzam bir coşku var. Buna aslında dinginlik, çözümşemişliğin paklığıyla gelen durgun coşku diyebiliriz. Her, bu şarkı başka yerde olabilirdi pek de yakışmamış denilen şarkının ardına çok dagıtıcı slowlar koyulmuş albümde ve vazgeçilmemesi sağlanmış belki de. "Aslında" mübalağa olmaksızın 10/10

7- Sensizlik: Aslında albümü ilk dinlediğimde Aslında parçasından sonra kaynamış şarkılardan biri oldu Sensizlik. Bu yüzden defalarca dinledikten sonra yorum yazmak istiyorum genellikle. Şunu açıkça söylemek isterim ki albümün en iyi şarkısı yarışmasında mutlaka olması gerekiyor. Bana göre şimdiki yedi parça içerisinde en iyisi. Bu hanım kızımızın parçanın içerisinde öyle bir "yalpalıyor deli gönlüm" deyişi var ki, bir şarkı okunurken duygu dinleyiciye nasıl verilir dersinin örneklerinden olmalı. Funda Arar, bu kez de yine bir üstte yazdığımı yalanlarcasına "hayır kareşim araya filler sıkıştırmıyoruz" diyor sanki. 10/10

8- Aşk İçin İki Kişi Gerekmez: Şunu söylemek isterim ki, slow parçaların çoğunun şahaneliği içerisinde, albüme koyulan neredeyse her hareketli şarkı fena halde sırıtmış gibi duruyor. Hani "bir iki tane de hareketli atalım abi" denmiş gibi. Her şeye rağmen, külkedisi kadar sırıtmıyor bu parça. Kullanılan enstrümanlarda görece değişiklik var çünkü. Genel olarka Funda Arar albümlerinde böyle hem nağme ve ritmleri alışılmışın dışında hem de sözleri de fena olmayan parçalar bulunur. Bu da onlardan biri. Güzel bir şarkı kendi başına fakat albümdeki slowların darmadağın ediciliği yanında hafif kaldığı da gözlerden kaçmıyor maalsef. 7/10

9- Geçmez Yara: Bazı albümler vardır. Çok sevilir, bir yıl sonra dinlerken "işte her şarkısı güzle olan albümler" statüsüne erişirler. O albümlerde ilk başta dikkatinizi üç dört parça çeker. Onları dinlemekten diğerlerini dinleyemezsiniz. Sonra bir an gelir, çoğunlukla tesadüfen o beşinci parçayı dinlersiniz ve anlaşılmadık biçimde etkileyici olur. "Daha önce neden dinlemedim ki" haleti ruhiyesini oluşturur. İşte bu parça da benim için o beşinci şarkı gibi. İlk başta arada kaynamışken geçen gece Winamp'ın güzelliği sayesinde karşıma çıkarak dagıttı. Kendisi aynı zamanda bir "killing me softly" şarkısı. Çok fena çok..En tehlikeli şarkılar bu statüdedir. Albümün en iyi şarkısı yarışmasında mutlaka kendine yer bulmalı. eğer bir gece şarabınız yanınızda duygu salınımları yaşıyorsanız bu parça mutlaka eşlik etmeli o anlara.. Sakin ama çok etkileyici.. 10/10

10 Aşk: Yerli müzik tarihinde bir çok şarkıyla ortak isme sahip olan bu parça, az önce içtiğimiz kadehi yeniden dolurtabilir..Şaraba fazlasıyla yakışan bu iki parça arka arkaya koyulmuş albümde..Pek de iyi edilmiş bence, lakin "Geçmez Yara" kadar dağıtıcı değil. Yine de post Geçmez Yara sendromundan çıkmak için en uygun parçalardan olmuş. 7/10

11- Zamanın Eli: E doğal olarka albüme adını veren parça, ağır toplardan. Nedense beni diğer 10 verdiğim parçalar kadar etkilemedi diyebilirim. Daha arbeske kaymış biraz albümün genelinin aksine bu parça. Ama arabesk de diyemeyiz. Sadece ara müzikler arabesk formatına yakın olurken, Funda hanımın söylediği nakarat harici kısımlar o dinginliği tamamıyla yansıtırken, nakarat kısmı ise sanat müziği nağmeleriyle okunuyor. Kısacası bir çok telden çalan bir parça olmuş. Bu da biraz etkileyiciliğini yitirmesinin nedeni olarak öne çıkmış bence. 7/10

12- Yak Gel: Albümün çıkış parçası olarak Senden Öğrendim seçilmesine rağmen bu parça daha şimdiden kendini duyurmaya başladı. Her şeyiyle klasikleri arasına girecektir Funda Arar'ın buna hiç şüphe yok. Sözler belki o kadar vurucu değil ama öyle bir düzenleme var ki bu parçada albümü ilk dinleyişte yakalıyor insanı. Bir numaralı çıkış parçası tercihim bu olurdu benim albümde. Pek başarılı düzenlemesiyle yıllar sonra da bir yerde çalındığında tereddüt edilmeksizin eşlik edilecek parçalardan biri. 9/10

13- Senden Öğrendim: Albümü defalarca dinlememe rağmen bu parçaya bir türlü ısınabilmiş değilim. Garip bir yabancılık çekiyorum o yüzden şimdilik puansız bırakacağım kendisini.

Hiç yorum yok: