8 Nisan 2009 Çarşamba

Festival Günlüğü (I Married A Strange Person, Brudguminn)

Efenim dün planladığım filmleri izleme şansım oldu. Ayrıca yeni programıma göre bilet almak için harekete geçsem de şiddetle görmeyi arzu ettiğim "$9.99, Sunshine Cleaning, Revanche ve Milk" e hiç bir yerde boş yer kalmamış bile çoktan. Neticede alabildiklerimi aldım bu filmler dışında. Ha bir de Yaz Saati var tabi. Ona da boş yer kalmamış. Bu sene ödüllerin favorisi olarak gösteriliyor bazı sinema yazarları tarafından lakin izlemek kısmet olmayacak bana.

Neyse efenim dün de iki filmi görme şansım oldu daha önce belirttiğim gibi. Bunlardan ilki Bill Plympton Canlandırma sineması temasına dahil olan "I Married A strange Person" isimli canlandırma filmiydi. Bilmiyorum daha oynayacak mı ama gidip görmenizde yarar var diye düşünüyorum. Ben filmden çıktığımda, izlediğimden oldukça memnun haldeydim. Hatta dvdsini bulmanın pek mümkün olmaması nedeniyle tekrar izlesem muhtemelen bir sürü, titizlikle iliştirilmiş ayrıntı bulunacak film diye düşünüyordum. Filmde bir takım nesneleri arzu ettiği başka bir nesneye dönüştüren Grant'ı izliyoruz. Elbette sonradan onun peşine takılan, ratingleri yerde sürünen medya patronunu da görmek mümkün. Filmin bomba sahneleri, Grant'in vefalı eşinin sürekli olur olmaz her yerde "son günlerde çok değişti" demesi ile, medya patronumuzun Grant'i bulup getirmesi için tuttuğu albay ın ateş etme merakıydı. Oldukça eğlendiğimi söylemek isterim kısaca bu filmde.

Günün ikinci filmi akşam 19.00 da gösterilen Brudguminn(Belalı Düğün) isimli İzlanda da geçen yılın gişe şampiyonu filmdi. Her ne kadar Recep İvedik izleyen öküzdür ayıdır gibi genellemeleri sevmesem de iki ülkenin box office listelerinde tavan yapmış yerli yapımları kıyaslıyor insan, ister istemez. Tabi ki her ülkenin kendi izleyicisinin özellikleri vardır perdede görmek istediği. Abd seyircisinin güldüğü duruma izlanda seyircisi gıkını bile çıkartmaz bazen. Yine de filmde eğlendim fazlaca. Öncelikle İzlanda da bir ada köyünde geçiyor film ve o manzaraya vurulmamak mümkün değil. Öte yandan gelinin annesinin para merakı ve son anlarda yaptığı buzdolabı pazarlığı yerlere yatırırken, damadın arkadaşı ve gelinin babasının opera merakı, rahibin bahtsızlığı oldukça eğlendirdi beni. Elbette bu film bir festival filmi değil bence. Bir çok sahnenin veya diyaloğun gişe için konduğu görülebiliyor yine de niteliksiz abd ve türkiye komedilerinden bin kat iyi.

Efenim bir günlük aradan sonra yarın da, gümüş ülke altın sinema arjantin temasına iki filmle giriş yapacagım bir aksilik meydana gelmezse. Bunlardan ilki La Rabia(Öfke) ve ikincisi de Leonera (Aslan İni). Bakalım heyecanla beklediğim bu tema bizlere neler gösterecek. Herkese iyi seyirler diliyorum.

Hiç yorum yok: