15 Mayıs 2009 Cuma

Sezon Sonu Değerlendirmesi (Lost in Lost)


Televizyon tarihinin son yıllardaki en büyük fenomeni olan Lost, beşinci sezonunu epeyce beğendiğim bir bölüm ile kapatarak final sezonuna doğru Black Rock gemisiyle beraber yelken açtı. Açıkçası bu fenomene canlı canlı tanıklık etmek, gerçekten, bu devirde yaşamış olanların kendini şanslı saymasına neden olan bir durum olmalı bence. Ne bileyim mesela 30 yıl sonra çocuklarınız bu diziyi evlerinden izlerken, "yaa işte biz günü gününe takip edip gerektiğinde sekiz ay bekledik" gibi zırvalamaların yapılabileceği bir dizi Lost. Asıl gelecek sezon sona erdiğinde şimdi ne izleyeceğim diye ortada kalma hissi şimdiden kendini gösteriyor biraz. Gerçi, her zaman ilginin yöneleceği bir yapım olageldi. Örneğin Lost'tan önce orjinal kurtlar vadisinin son 40 bölümünün heyecanı ve kurgusu deli gibi teoriler ürettiriyordu. Lost'tan sonra da her bölüm sayfa sayfa teori ürettirecek bir dizi çıkacaktır elbet. J.J. Abrams sağ oldukça rahat olmak gerek. :)

neyse efenim, beşinci sezonu değerlendirecek olursak, geneli dopdolu ve cevaplayıcı nitelikte olan, Lost'a yakışan anlatımıyla ilk iki sezonun tadını veren bir 17 bölümdü diyebilirim kabaca. Zaman konusundaki karmaşalar, kendini artık belli edip çözümlenmeye doğru giderken ikinci sezonda deli gibi merak edilen Dharma Initiative artık önemsiz ve tamamı cevaplanmış biçimde çözüldü denebilir. İlk üç sezondan sonra düğümü Rousseau çözecek diye düşünürken bir de gördük ki bu Fransız hatunun pek bir fonksiyonu yokmuş. Harbiden sıyırmış. Mücadelenin others, benajmin - widmore, Losties olaylarından kat kat büyük bir mücadele olduğunu gördük final bölümünde.

Teori kısmına gelince, gördüğümüz kadarıyla final bölümünün başında beliren, siyahlı abi ve JAcob'ın kadere yakın bir kavrama ve özgür iradeye dair mücadelesi olduğu sonucunu ortaya sürebiliriz. Bol bol dini göndermeler, antik mısır mitleriyle dolu bölümlerden sonra teorilerde bu kısımları da işin içine katmak gerekir elbette. Bir görüşe göre Jacob, Hz İdris'in ta kendisi. Bu görüşü ortaya atanların en büyük dayanağı dokumacılık oluyor. Final bölümünde gördük ki jacob heykelin gölgesinin altında yellene yellene yatarken boş durmamış ve kendine kocaman bir şeyler dokumuş. Başka bir görüşe göre ise bu mücadele osiris ve seth arasındaki mücadele. İkisi de mantıklı gelirken, gölgesinde yatılan heykelin çeşitli mısır tanrılarından izler taşımasına rağmen en sonunda su tanrısının heykeli çıktığı kabul gördü sanırım. Ama heykel çeşitli tanrıların figürlerinden izler taşıyorsa, jacob ve siyahlı abinin de yukarıdaki görüşlerin bir karşımı olabileceği düşünülebilir. Ne yazık ki bu mücadeleye dair hiç bir ipucu verilmedi. Altıncı sezon bu mücadeleyi anlamak ile geçecek sanırım.


Sabit ve değişken kavramlarına gelelim biraz da. Bu final ile birlikte Faraday'in bahsettiği bu kavramlar da yerine oturdu gibi görünüyor. İlk kez dördüncü sezonun beşinci bölümü olan "the constant" ile tanıştığımız sabit ve değişken kavramlarında, bana göre durum şu şekilde biçimlendi; Jacob, siyahlı abi Richard ve belki de Ilina sabitler olurken geri kalanların alayı değişkenleri temsil ediyor. İşte siyahlı abinin en başta söylediği "hep aynı olur, gelirler, savaşırlar, yıkarlar." sözüne katılmayan Jacob'ın dayanağını da bu değişkenlerin oluşturduğu inanacındayım. Değişken derken, özgür iradenin yapacağı seçimleri kastetmemiz doğru olacaktır. Jacob bir şekilde seçimlerin Bernard ve Rose gibi şekillenebileceği inancında sanırım. Diğer abi de tam tersini düşünüyor. Hangisi iyi hangisi kötü bu konuda net bir şey söylemek şimdiden mümkün görünmüyor. Richard'ın sabit olması, yaşlanmamasından ziyade Jacob tarafından konulmuş bir öğe olmasından kaynaklanıyor gibi. Yani Richard'ın yerinde bir insan olsaydı o bilgiye ve güce rağmen illa bir liderin peşinden gidip ona harfiyen uyması, "kibir"den ötürü mümkün olamayabilirdi. İşte Richard tam da bu yüzden sabit diye düşünüyorum. Zaten kendisi yaşlanmamasının nedeni olarak "jacob sayesinde böyleyim" dedi final bölümünde. Jacob'ın bizzat yardım istediği Ilina da özel biri gibi duruyor. Koca Jacob yardım istiyorsa.... Kaldı ki ilina adayı gayet iyi biliyor gibi görünüyordu. Belki de Richard'ın farklı bir versiyonudur Ilina.

Lost'ta mevcut o kadar çok konu var ki ve tamamı da birbiriyle bağlantılı ki Jacob'ın son kısımda John ve Benjamin içeri girdiğinde "bütünü bozmadan parçaları birleştirmek. Asıl zor olan da bu" demesi buna çok iyi bir dayanak. Örneğin kara duman mevzusuna bakalım. İlk sezondan beri dizide var olan bu duman, bir tür "güvenlik mekanizması" olarak nitelendirildi. 77 deki dharma zamanında kendisini pek görmemiş olmamıza rağmen Dharma'nın sonar çitleri yerinde durduğuna göre onun da o zaman varolabileceği düşünebilirz. Bir görüş, kara dumanın The incident ile ortaya çıktığını söyledi ama bu tamamen doğru olmayabilir hatta olmama ihtimali çok daha yüksek. Jacob ve siyahlı abinin mücadelesinin orta kısmında duruyor gibi kara duman. Büyük resimden bakarsak, bildiğimiz kadarıyla ve bir kaç defa vurgu yapıldığı üzere bu mücadelede bazı "kurallar" var. Bunlardan biri direk öldürememe kuralı. Benjamin ve Widmore'un karşılaştığı kısmı hatırlayalım. Hatta son bölümde Jacob'ı ölürmeyi deli gibi isteyen abinin bunu kendisinin yapamadığını görüyoruz. İşte kara duman bu kuralların koruyucusu olabilir. Jacob ve siyahlı abinin mücadelesinde direk olarak taraf değil ama belli "kuralların" da koruyucusu. Bu durumda onun da Jacob ve o abinin var olduğundan beri varolduğunu düşünebiliriz. bir görüşe göre(aslında en başta ben de öyle düşünmüştüm) siyah duman siyahlı abinin ta kendisi fakat bu teori siyah dumanın girdiği kılıklar düşünülerek çürütülebiliyor. Şimdiki görüşüm, kara dumanın belli "kuralların" koruyucusu olduğu yönünde. Bu kurallar Jacob ve siyahlı abinin mücadelesinin kuralları.

Artık pek de değeri kalmayan ve bir çeşit piyon oldukları ortaya çıkan lostielerimizin hikayelerinde de pek kapalı kutu kalmadı denebilir. Halen daha bu lostielerin anlatılmasını isteyen lost izleyicileri var onlara çok şaşırıyorum ben şahsen. yine de kısaca değinelim. Dizideki tek kadın gibi kadın olan ve açık ara en iyi dişi karakter olan sevdiceğim Juliet'imi kuyuya düşüren hain patlamayı üzüntüyle anacağız hep. Keşke Kate idiotu düşseydi. Öte yanda lostieler de altıncı sezonda kendilerine yer bulacak elbette. Bu bölümde gördük ki Jacob onların bir kısmını bizzat yönlendirmiş gibi. Son sezona dair pek ipucu olmasa da, ilk sezona benzeyeceğini biliyoruz. Lostielerimizin kaderlerini bulacaklarını biliyoruz. Onların kaderi savaşın galibini tayin edecek sanırım. Öte yandan daha önceki bölümlerde Benjamin'in bizzat belirttiği üzere "dead is dead" kısmı gerçeklendi diyebiliriz. Değişkenler için dead is dead geçerli fakat sabitler için böyle bir durum önlenebilir gibi geliyor bana. Benjamin'e bakarsak eski karizmasını yerle bir olmuş durumda ve manüplasyon ustası benjamin o siyahlı abi tarafından ustaca manüple edilmiş. Bu konuya gelmişken Michael emerson(Benjamin Linus)'ın son bölümde Jacob ile konuşmasındaki oyunculuğuna hayran olmamak mümkün değil. Döktürmüş yine. Bu dizideki en iyi oyuncu desem yanlış olmaz herhalde.

Peki son sezonda neler olur? Biraz da genel tahminler yürüteyim. Yapımcıların söylediğine göre son sezon ilk sezona çok benzeyecek. Bu sözden ötürü kafamda canlananlar ya Jacob'ın ölmesiyle sonuçlanan süreci o siyahlı abinin gözünden göreceğiz böylece o şık planını da ilmek ilmek nasıl ördüğüne şahit olacağız (ki eski sezonlardaki olaylara tek tek giderek, elbetteki çok çok eskiye de giderek bu mücadelenin kaynağını da öğrenerek) ya da birinci sezonu tekrar yaşayacağız ama biraz farklı biçimde. bombanın patlamasıyla değişen "döngü" de lostielerimiz galibi tayin edecekler adada tekrar gözlerini açarak. bu esnada yine mücadelenin kaynağını da göreceğiz. Yedi ay beklemek de zor ama talimliyiz geçen sezonlardan :)

toparlamak gerkeirse, en iyi sezonlardan biri olan beşinci sezon şahane bir final ile kapandı. yıllardır haklarında yüzlerce teori üretilen taşlar yerlerine oturmaya başladı. "Bu kadar dağılan konuyu nasıl toparlayacaklar" kuşkusu bence kendini yok etmeli artık. Özellikle final bölümünde gördük ki bütünü bozmadan parçaları birleştirmek üzerinde çok uğraş vermiş yazar ekibi ve bunu da başarıyla yapıyorlar. Herkese sabır dolu yedi ay diliyorum.

Hiç yorum yok: