8 Kasım 2008 Cumartesi

Atkı ve kazak candır!


Baştan söyleyeyim, bu yazı yoğum spoiler içeriyor. O yüzden definitely maybe filmini izlememiş olanlar okumamayı düşünebilirler.

How I Met Your Mother ın birinci sezon finalinde Robin, Ted'i başta geri çevirdiğinde gittiği doktorun "No honey, NOBODY does that" repliği sonrası söylediği "i guess i am just a hopeless romantic" repliğinde olduğu gibi hissediyorum kendimi zaman zaman. Çoğunlukla alkollü zamanlarımda. Belki de bu nedenle Romantik-Komedi türünü pek severim. Klişeleriyle, karakterlerin mutaka önce bir kavga ile tanışmalarıyla vesaire vesaire. Bazı romantik komediler vardır, onları sevdiceğinizle izlemeniz değerini on kat arttırabilir. Böyle her sahnesinde anlamlandırılamayan huzur ile birlikte yaşanılan aşk hissiyatının tetiklendiği ve elbette ki mutlaka sıcak bir battaniye altında izlenmelidirler. Bu film, onlardan biri değil. Bu film içinde bazı klişeleri barındırsa da romantik-komediye dair, yeni yeni ilgi duymaya başlanılan veya ilişkinin ilk zamanlarında izlenmesi gereken bir film. Sık sık çiftlerin birbirine dönüp "bak işte böyle yapılmaz, şöyle yapması lazım" diyebilecekleri bir yapım.. Kadın - erkek ilişkilerine dair çoğu zaman ukalaca tespitler yaptığım olmuştur. Hele ki çok yakın dostlarım zaman zaman benimle bazı şeyleri paylaştıklarında. işte bu film, bu tür tespitleri bolca yaptığım bir filmdi. "Ah orada öyle mi yapılır" "hayır, hayır, hayır. Bunu yapmalısın!!" "Kitabı bırak git" gibi nidalarım yankılandı filmi izlerken.

Biraz filme değinecek olursak, Will Hayes(Ryan Reynolds canlandırıyor) isimli abimiz, yakın zaman önce boşanmış ve haftada bir kaç gün kızını görebilen babadır. Bu günlerin birinde kızının okulunda verilen cinsel eğitim sonrası, laf dönür dolaşır Will'in, eşi ve Maya'nın annesi ile nasıl tanıştığına gelir. Will de yıllara yayılan bu hikayeyi kızıyla birlikte bize de anlatmaya başlar. Film hakkında okuduğum yorumların çoğunda, annenin son ana kadar belli olmadığı yazıyordu. Ben de bu görüşe katılıyorum. İyi bir kurgu olmuş. Will'in anlattığı ve ilişki yaşadığı üç kadının hangisinin eşi olacağını söyleyene kadar bilmek pek mümkün değil. Sadece tahminler yapılabilir. Benim tahminim doğru çıktı ilk yarım saatten sonra yaptığım. Ama sürekli "benim tahminim şu ama diğeri çıkarsa da şaşırmam" diye söylenirken buldum kendimi.

Hikayede mevzubahis olan üç kadının isimlerini düşündüğümde (muhtemelen summer isminden dolayıdır) aklıma mevsimler ve mevsimlerin arka fon olduğu aşk hikayeleri geldi. Şu açıkça söylenebilir ki Emily sonbaharı, April baharı ve Summer'da yazı simgeliyor gibiydi. Emily nin göründüğü sahnelerde hep bir sonbahar kasveti, April'in olduğu bölümlerde bahar gevşemesi(nisan mayıs ayları gevşer gönül yayları sözüne ithafen:))), summer'ın olduğu sahnelerde de entelektüel yaz konserlerinde(Kesinlikle Ferhat Göçer'in konseri değil) ordan oraya uçan birey havası es geçilemiyor.

Ayrıca filmin arka fonunda, Bill Clinton döneminin önemli olayları da kendine yer buluyor. Seçim kampanyasından, Monica LEvinsky'e hatta başkanlık sonrası dönemi bile...New York'un da arka fon olarka filme yakıştığını söyleyebiliriz. Müzikler konusunda çok iyi ya da çok kötü denemez kanaatimce. bir yerde woke up this morning duyar gibi oldum. hoşuma gitti doğrusu..

Filmi bir kaç ay önce indirmiştim lakin hep izlemeyi geciktirdim. Açıkçası beklediğimden üstün bir film buldum. Hele ki Meg Ryan'ın romantik-komediyi öğrettiği nesilden olsam da(When Harry Met Sally'i saygıyla anarım) hem klasik meg ryan tarzının klişelerini kullanan fakat bunların içinde diğer Meg Ryan'sız filmler gibi boğulmayan tarzı ön plana çıkıyor..

Bir de şunu belirtmek isterim ki filmdeki üç kadın da birbirinden güzel. Özellikle birlikte oldukları gecenin sabahında hiç bir şey yapmadan yatakta yatmak fikrinin ortaya çıktığı sahnede Summer, neredeyse filmin her sahnesinde April ve Bankta otururlerken geldiği sahnede Emily pek güzel göründüler. Elbette büyük bir atkı ve kazak fetişisti olarak hem Emily hem de April'in olduğu sahnelerdeki atkılara ve kazaklara hayran kaldığımı belirtmek isterim. Atkı ve kazak candır!!!

Son olarak Jane Eyre'den şu pasajı alıntılayıp 7/10 diyerek kenara çekilelim.

“The human heart has hidden treasures, In secret kept, in silence sealed; The thoughts, the hopes, the dreams, the pleasures, Whose charms were broken if revealed”
-Charlotte Bronte-

1 yorum:

Ova (Excuse My Reading) dedi ki...

en güzeli summer dı :)
rachel weisz yani heheh